Manves City: Doğanın ve İnsan Bedeninin Sömürgeleştirilmesi
27 Kasım 2023Ahmet Furkan Gökbulut
Latife Tekin’in 2018 yılında yayınlanan Manves City adlı metni, Erice adlı bir beldenin, Türkiye’nin büyük şirketlerinden biri olarak imlenen “Manves” tarafından çeşitli fabrikalar ve organizasyonlar kurmak amacıyla işgal edilişini konu alırken, modern sanayileşmenin toplum ve çevre üzerindeki olumsuz etkilerini okuyucusuna aktarıyor. Özellikle fabrikalardaki insanlık dışı ve ağır çalışma koşulları, işçilerin maruz kaldığı emek sömürüsü, daha fazla maaş alabilmek gibi maddi kaygıların işçileri sürüklediği hırs ve rekabetin beraberinde getirdiği çatışma ortamı ve huzursuzluk gibi etkenler, sanayileşmenin işçi sınıfı üzerinde ne kadar ağır ve acımasız bir baskı oluşturduğunu gözler önüne sererek, okuyucusunu karakterlerle empati yapmaya teşvik ediyor ve roman bu bağlamda bir işçi sınıfı anlatısına bürünüyor.
Manves City’de anlatı boyunca “Manves” olarak adlandırılan şirketin, sanayileşme amacıyla Erice beldesinin doğal güzelliklerini aşama aşama yok edişini izliyor, beldenin tarlalarının, derelerinin birer birer tahrip edilişine tanıklık ediyoruz. Henüz romanın başında, bir yandan işçilerin olumsuz şartlar altında çalışması eleştirilirken, bir yandan da şirketin beldeye verdiği ekolojik zarar okuyucuya yansıtılıyor:
Susuzluktan dilimiz dudağımız çatlıyor, vicdan kalmamış, makinelerin başından ayrılmamız da yasak, gece vardiyasında azıcık dertleşebiliyoruz arada, çay molasında konuşuldu bu, bizim gelincik tarlamız da bir dahaki bahara yok, Manves almış orayı da üst yamacından çevirmeye başlamışlar bile, telefon fabrikası kuracaklarmış, Erice’nin yoksulu sahipsizi bol nasıl olsa, işçi bulmaktan yana sıkıntı çekmiyorlar. (Tekin, 2018, s.16).
Yukarıdaki alıntıdan da anlaşılacağı üzere, şirket bir yandan beldenin doğal yapısını, diğer yandan da işe ihtiyacı olan yoksul belde halkını kurduğu acımasız düzen içinde sömürüyor. Sözü edilen şirket sadece işçileri kötü şartlara mecbur bırakmakla kalmıyor, sanayileşmeden önce doğal kaynakları ve toprağı verimli, havası temiz bir yerleşim alanı olduğu açıkça tasvir edilen bir beldeyi de yok ediyor, bir anlamda Mehmet Kazım’ın “Latife Tekin’in Manves City Romanı Üzerinden İşçi Sınıfındaki Değişime Bakmak” (2020) adlı yazısında da belirttiği gibi, taşrada konumlanan sanayi, insan bedeni kadar doğaya da hoyratça yaklaşıyor. Bu açıdan Manves City, kırsalın sanayileşme sürecini eleştirel bir şekilde ortaya koyuyor.
Eser, bu tahribattan yola çıkarak kırsalın sanayileşmesini anlatışının yanı sıra, işçilerin içinde bulunduğu koşulları ele alış biçimiyle de eşsiz bir işçi sınıfı anlatısı olma özelliği taşıyor. Belde halkının yoksulluğu sebebiyle kolayca işçi bulabilen şirket, üretimi daha “verimli” hale getirmek için işçiler arasında bir puanlama sistemi ortaya koyuyor, daha çok ödeme almak isteyen işçiler bu kaçınılmaz rekabete dahil oluyor ve emek sömürüsüne dayalı bu rekabet, süreç içinde işçiler arasında bir çatışmaya dönüşüyor. “İşçilerin not yükselterek ek gelir sağlama hevesi, ekipler arası üretim yarışına yol açıyor, laf atmayla, sataşmayla kızışan rekabet aydan aya şiddetlenip düşmanlığa dönüşüyordu.” (Tekin, 2018, s.16). İşçiler, yoksulluk ve ağır çalışma koşullarının peşi sıra birbirleriyle de mücadele etmeye başlıyor, dahası fabrika içerisinde gelişim adı altında dayatılan “Her İşe Koşan İşçi” gibi uygulamalar, halihazırda ağır şartlar altında çalışmakta olan işçilerin iş yükünü daha da arttırıyor ve sömürüyü olağan çalışma düzeni haline getirerek bütünüyle köşeye sıkışan işçilerin hak aramasının önünde de bir engel haline geliyor. Buradan hareketle Manves’in, Erice’nin hem doğasını hem de insanını bütünüyle ele geçirdiği açıkça görülüyor.
Sonuç olarak Latife Tekin’in kaleme aldığı Manves City, sanayileşmenin bir belde üzerindeki olumsuz etkilerini toplumsal ve ekolojik olarak iki farklı koldan anlatmış, fabrikaların kırsalı sanayileştirme sürecini net bir şekilde ele almıştır. Ayrıca, sanayileşmenin yoksul toplum üzerinde yarattığı baskının detaylı bir şekilde incelenişi, insanları dönüşüme iten sürecin neden-sonuç bağlarının vurgulanışı, okuyucuyu karakterlerle empati yapmaya itmiş ve esere bir işçi sınıfı anlatısı olma özelliği kazandırmıştır. Bu anlatı, sadece işçilerin yaşadığı sömürü ve adaletsizliği ortaya koymakla kalmayıp, aynı zamanda doğanın ve doğallığın yitimine dair de derin bir eleştiri sunar. Manves City, kapitalizmin ve sanayileşmenin çirkin yüzünü, insan ve doğa üzerindeki yıkıcı etkilerini ortaya koyarken, okuyucusunu bu duruma karşı duyarlı olmaya davet eder. Bu sayede Latife Tekin, yalnızca bir yazar olarak değil, aynı zamanda bir toplum eleştirmeni ve çevre savunucusu olarak da karşımıza çıkar. Manves City; sanayileşme, kapitalizm, doğanın sömürüsü ve işçi hakları gibi önemli konuları, karmaşık bir yapı içerisinde ele almayı başaran, güçlü bir eserdir.
Kaynakça:
Tekin, L. (2018) Manves City. İstanbul: Can Yayınları.
Kazım, M., Latife Tekin’in Manves City romanı üzerinden işçi sınıfındaki değişime bakmak.
T24 İnternet Gazetesi, https://t24.com.tr/k24/kitap/manves-city,435