Sevgi̇li̇ Arsız Ölüm’de Göçün Bi̇reylere Etki̇leri̇
11 Eylül 2022Defne Alnıgeniş
Sevgili Arsız Ölüm’ün eleştirdiklerini anlamak için öncelikle köyden kente göçü, sebeplerini, bireylere ve aile hayatına etkilerini irdelemek gerekir. Romanın geçtiği tahmin edilen 1960’lı yıllarda Anadolu’nun köylerinde radyo, otobüs gibi araçlardan bihaber olan insanlar varken şehirlerde fabrikalaşmanın gölgesinde yaşamlar vardı. Bu iki dünyanın arasında mekik dokuyan Huvat ise şehirden köye her gelişinde köylülerin aşina olmadığı bir eşya getirerek gözleri üzerine çekmeyi seviyordu. Sadece Huvat’ta değil neredeyse tüm karakterlerde gözlemlenebilecek arada kalmışlık, yıpranma ve yabancılaşma hâli, göçün getirdiklerini anlatır nitelikte. Aktaş ailesi ve niceleri için göçün sebebi çok açık; iş ve geçim derdi olmayan bir hayat. Bu umutlarla kente varıldığında kadınların çalışması uygun görülmediğinden para kazanma kaygısıyla hareket eden erkeklerin hayallerinin ne yazık ki gerçek olduğu söylenemez. Huvat bir süre iş aradıktan sonra koltuğunun altına aldığı yeşil kitabı ile dine merak salar, Halit hiçbir işte tutunamaz, Mahmut okulu bırakıp çalışmaya başlar ama kadın kuaföründe çalıştığı için hoş karşılanmaz, Seyit ise inşaat işlerinde çalışırken çok kez iş kazası geçirdiğinden aklındaki şirket kurma hayaliyle evde kalmak zorunda kalır. Yabancısı oldukları bu kocaman kentte, var olma mücadeleleri hüsranla sonuçlanır. Aynı zamanda da yaşanan çatışmalar, yıpranmalar ve dağılmalar sadece bireyin iç dünyasıyla kalmaz, tüm aileyi etkileyerek ev içindeki yaşantıyı da değiştirir. Latife Tekin her ne kadar kendi aile yaşantısını kaleme dökmüş olsa da Sevgili Arsız Ölüm’de anlattığı hikâyenin özel olmadığını ve Türkiye’nin hikâyesi olduğunu söylüyor (aktaran Özer, 2020). Günümüzde yerini yavaş yavaş kentlerin karmaşasından kaçışa bırakan köyden kente göç durumu, bireylere ya da ailelere has özellikler taşımadan bir yerden başka bir yere savrulan hayatları derinden etkiliyor. Romanın temelini oluşturan köyden kente göç, çeşitli sebeplerden yoksulluk mücadelesiyle sonuçlanan bir yolculuk. Bu yolculuğun sonucunda şehirler aynı anda uçsuz bucaksız zenginlikte hayatlara ve oraya “ait” olmayan yoksullara ev sahipliği yapmak durumunda kalıyor. Göç süresince bireylerin iç dünyaları, kişilikleri, yaşam şekilleri ve hayattan beklentileri değişen evlerine uyum sağlamaya çalışıyor. Kimisi Seyit gibi yaşamaktan uzaklaşıyor, kimisi Nuğber gibi evinde oturup evleneceği günün gelmesini kurtuluşunu bekler gibi bekliyor, kimisi de Atiye gibi aileyi bir arada tutmaya çalışırken pek de başarılı olamıyor.
Kaynaklar
- Bakan, R. (2012). Sevgili arsız ölüm’de toplumsal cinsiyet. BÜ’de Kadın Gündemi, 24. http://www.bukak.boun.edu.tr/?p=854
- Özer, P. (2020). Latife Tekin kitabı. Can Yayınları.
- Saygılıgil, F. (2016). Toplumsal cinsiyet tartışmaları. Dipnot Yayınları.
- Tekin, L. (2020). Sevgili arsız ölüm. Can Yayınları.
- Turgut, C. Ö. (2003). Latife Tekin’in yapıtlarında büyülü gerçeklik [Yüksek lisans tezi, Bilkent Üniversitesi]. Ulusal Tez Merkezi.
- Türkmenoğlu, S. (2015). Latife Tekin’in sevgili arsız ölüm romanında büyülü gerçeklik. Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, (54), 417-426. https://dergipark.org.tr/tr/pub/ataunitaed/issue/2893/40172