Çocuk Gelişiminde Çevresel Etkinin Baskın Rolü

26 Şubat 2024

Yasemin Solak

     Bir bireyin oluşmasında önemli rol oynayan, çocukluk dönemindeki gelişiminde etkili olan faktörlerdir. Bu faktörler çocukluk döneminden gelişimin tamamlandığı döneme kadar etkisini sürdürerek bireyin karakterini, sosyal kimliğini oluşturmasına yardımcı olmaktadır. Süreçte, tesiri en büyük olan iki faktör ise çocuğun ailesi ve çevresidir. Ailesel faktörün içine biyolojik aktarım ve yetiştirilme tarzını alırken çevresel faktörde çocuğun eğitim aldığı çevre ve insanlar, sosyalleştiği bölge, arkadaşları, tükettiği içerikler vb. faktörleri alabiliriz. İki faktörün de etkisinin olduğu bir gerçektir fakat asıl bu gelişimi tamamlayan ve bireyi oluşturan temel etken çevresel faktörler olmaktadır. Çocuk yeni bir sosyalleşme kaynağı bulana kadar, aile etkisi yoğundur fakat sosyal çevre etkisi çocuğun hayatının içine, merkezine yerleşmeye başladığında gelişim süreci farklı yöne evrilmektedir. Bu durumu kanıtlayan birçok argüman da bulunmaktadır. Tüm bunlara bakılıp argümanlar da incelendiğinde çocuğun gelişiminde ailenin etkisinden çok çevresel faktörlerin etkisinin yoğunluğunun ve kalıcılığın olması yadsınamaz bir gerçektir.

     Çocuğun aileden uzaklaştığı ilk dönemlerden olan ilkokul dönemi, ailenin etkisini gölgelemeye başlar. Özellikle geçmiş dönemlerde çocuğun ilk sosyalleştiği bölgelerden biri ilkokulu olmaktadır. Yaklaşık 6-7 yaşlarına kadar çocuk evde ailesinin kuralları, davranışları, sözleri, değerleriyle yaşarken ve bunları benimserken; ilkokula başladığında ev ortamında benimsemiş olduğu değerler değişebilmektedir. Aynı zamanda bu konuyla ilgili “Gelişim ve Öğrenme” adlı makalede belirtildiği gibi Erik Erikson’ın sekiz psikososyal gelişim döneminden biri olan ilkokul döneminde (7-11 yaş), çocuğun hayatında aileyle olan ilişisinden çok arkadaş ve öğretmenleriyle olan ilişkisinin daha fazla rol aldığını görmekteyiz (Ummanel ve Dilek, 2016, s. 45). Özellikle çocuğun ilk öğretmeni çocuğun gözünde ebeveynle paralel doğrultuda ilerler ve onunla kurduğu ilişkinin sağlıklılık derecesi ileri dönemlerdeki eğitim hayatındaki öğretmenleriyle ve okuluyla olan ilişkisini belirler (Weiner vd., 2012, s. 201). Hatta çoğu zaman yalnızca akademik hayatında değil, özgüvenine bağlı sosyal hayatında da bu dönemin etkilerini gözlemleyebiliriz. Örneğin; ilkokul dönemindeki başarı arzusu besleyen bir çocuk, öğretmeni tarafından desteklenmez ve görmezden gelinir ise o çocuk kendine olan güvenini kazanamaz ve kendiyle ilgili olumsuz düşüncelere kapılabilmektedir. İleriki yaşantısında başarısızlıktan korkmaya ve herhangi bir projeye başlamak için bile cesaretin yitirmeye başlayabilmektedir (Ummanel ve Dilek, 2016, s. 46).

     Özellikle günümüzde sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte çocuk gelişiminde öncül faktör değişti. Sosyal medya kullanımı yaygınlaşmadan önce daha sonradan başlayan bu çevresel faktör günümüz dijital çağında daha erken etkisini göstermeye başladı. Çocuğun gelişiminde; ilk evden ayrıldığı, bağının kısmen koptuğu okul döneminden önce artık medya bulunmaktadır. Ev içerisinde bazen medya içeriğine bile maruz kalmasa dahi çocuk aileden bu içerikleri dolaylı yoldan alabilmekte. Yapılan bir ankette ebeveynlerin sosyal medya kullanımı incelendiğinde oran %91 gibi oldukça yüksek görülmektedir (Ulusoy ve Bostancı, 2014, s. 565). Çocuğun ebeveyni anne veya babası değil de elindeki telefonu, tableti, gözünü ayıramadığı televizyonu olmuş gibi. Ayrıca gözünü ayıramayan sadece çocuk da değilken bu ebeveynlik rolünün neye kime devredilmiş olduğu açıkça gözükmektedir. Medya, ebeveynleri bu şekilde etkisi altına almışken bir çocuğun bu durumdan etkilenmemesi mümkün görünmüyor. Özellikle medyada bulunan uygunsuz, kontrolsüz yayınlanan birçok içerik bu etkinin kötüye gidebileceğini de göstermektedir. Örnek olarak Facebook’un uygulamış olduğu bir kısıtlamayı kullanabiliriz. Facebook 13 yaşın altındaki kullanıcılarına erişim yasağı getirdi (Ulusoy ve Bostancı, 2014, s. 561). Sebebi ise 13 yaş altındaki bir çocuğun gelişimini etkilemenin daha kolay olması ve mecradaki uygunsuz ve yanlış yönlendirebilecek gönderilerin çocuğa zarar verebilecek kuvvette olmasıydı. Ayrıca bir başka vakadan daha bahsedebiliriz. Geçtiğimiz yıllarda Avusturalya’da bilinen bir şapka markasının yüzü olan 14 yaşındaki Amy “Dolly” Everett sosyal medyada uğradığı linçler sonucu hayatına son vermişti. Amy’nin uğradığı saldırıların niteliğini bilmesek de BBC’nin haberlerine göre, Avustralya’da 2017 yılında 5 çocuktan birinin zorbalıkla mücadele ettiği söyleniyor (2018). Bunun gibi birçok örnek sosyal medyanın bir çocuğu nasıl etkileyebileceğini göstermekte ve bu gibi olayların gün geçtikçe ardı arkası gelmemektedir.

     “Eğer bu dünyada gerçek barışı öğreteceksek ve eğer savaşa karşı gerçek bir savaş vereceksek, işe önce çocuklarla başlamamız gerekmektedir.” demiş Mahatma Gandhi. Bu sözden anlıyoruz ki bir çocuğun gelişimi oldukça önemlidir çünkü bir toplumu oluşturabilir, yön verebilir. Çocuğa yön veren de toplumdur, birbirine kenetli bir döngü, bir paradoks gibidir. O sebeple bireyin karakterinde, özellikle de çocukluk döneminde, çevresinin etkisini fazlasıyla görüyor olmamız kaçınılmaz olmaktadır. Çocuğun gelişim süreci, çocuğun aileden bağımsızlaşması ile başlar ve ailesinden aldıklarını çevresiyle pekiştirmesi sonucu bireyin karakterini ve kişiliğini tamamlamasıyla sonuçlanır. Aile çocuğa istediği yetkinlikleri yüklese dahi çocuk ailesinden bağını kısmi şekilde de olsa koparmış olduğunda bu yetkinlikler kendi kurduğu çevre ile gölgelenip değişmektedir. Bakıldığında kesinlikle aile çocuğun temelini oluştururken bu işi evrimleştiren ve düzenleyen, oluşturduğu ve içinde barındığı çevresidir. Çocuğun bu süreçte elde etmiş olduğu tüm özelliklerin kalıcı olanları bu evrimleşen ve düzenlenmiş olan özellikleridir. Gelişim döneminde neyin daha fazla etkisi olduğuna dair sorular özellikle ebeveynler tarafından hep tartışılmıştır fakat şunu söyleyebiliriz ki en büyük etken çevresel faktörler olmaktadır.



Kaynakça

 

Weiner, I. B., Reynolds, W. M. ve Miller, G. E. (2013). Handbook of psychology: Educational psychology. New Jersey: John Wiley & Sons. Çevrimiçi erişim (Erişim Tarihi 19 Şubat 2024): https://books.google.com.tr/books?id=1ybTwgrsECoC&pg=PA23&dq=relationship+between+children+and+their+teachers&lr=&source=gbs_toc_r&cad=2#v=onepage&q=relationship%20between%20children%20and%20their%20teachers&f=false

Ummanel, A., & Dilek, A., (Ocak 2016). Gelişim ve öğrenme. Öğretim İlke ve Yöntemleri, ss.45-46. Çevrimiçi erişim (Erişim Tarihi 19 Şubat 2024): https://www.researchgate.net/profile/Azize-Ummanel-2/publication/321585427_Gelisim_ve_Ogrenme/links/5f352fd9a6fdcccc43c5c073/Gelisim-ve-Oegrenme.pdf

Ulusoy, A., & Bostancı, M. (2014), Çocuklarda sosyal medya kulanımı ve ebeveyn rolü. International Journal of Social Science, 28, ss. 559-572. Çevrimiçi erişim (Erişim Tarihi 19 Şubat 2024): https://jasstudies.com/DergiTamDetay.aspx?ID=2233

BBC News. (Ocak 11 2018). Avustralya’nın tanınan çocuk yüzü, internet zorbalığından intihar etti. Çevrimiçi erişim (Erişim Tarihi 19 Şubat 2024): https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-42638941

 

Yorum Ekle

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.